🏁BÖLÜM 3 - Sessizliğin Hızı

"Parlayan şey her zaman gösterişli değildir.
Bazen sadece unutulmamış olur."

[🏎️]

Pist sessizdi.
Sabahın ilk ışıkları pit duvarına vurmuştu. Asfalt griydi — geceyle gündüz arasında asılı kalmış gibiydi.
Aurora başını eğdi.
Elindeki kaskı göğsüne bastırdı.

Bu sadece bir ekipman değildi.
Bu bir yemin gibiydi.

Mat lacivert zemine turuncu ve pembe alevler yayılmıştı.
Sanki gün batımından doğmuş bir hatıra gibi.
Sol çenesinin altında sarı neonla yazılmış tek kelime parlıyordu:
Glow.

Parmaklarını alevlerin kıvrımlarında gezdirdi.
Dokunduğu şey boya değil, anıydı.
Ve kulağında hep aynı ses çınlıyordu:

"Hafif ama kararlı, Ro. Hissediyorsan, geç."

Bu sesi artık sadece içinde duyabiliyordu.
Çünkü Jules yoktu.
Aurora sekiz yaşındayken, bir Temmuz sabahı...
Dünya sessizliğe gömülmüştü.

Gözleri arka tepede işlenmiş küçük harfleri buldu:
R.B.
Bir yıldızın yanında duruyordu.

Ama hemen yanında başka bir detay daha vardı:
27.

Bu onun resmi yarış numarasıydı.
FIA'nın ona verdiği, Ferrari'nin onayladığı, Jules'un bir zamanlar taşıdığı numara.
Artık Aurora'nın geleceğiyle birleşmişti.

Ama bu sabah, resmi yarış yoktu.
Bugün test günüydü.
Ve bu, her şeyi değiştirirdi.

Kask aynıydı.
Ama üstündeki sayı farklıydı:
17.

Beyazla işlenmiş, sade, ağır.
Jules'un Formula 1'deki son numarası.
FIA tarafından emekli edilmişti.
Ama Aurora için... bu sayı başka bir şeydi.

Bir anı.
Bir bağ.
Bir sessizlik.

🎙️ FIA'nın mektubu:

"Aurora,

FIA olarak 17 numarayı Jules'un anısına emekli ettik.
Ancak senin talebin bir yarış isteğinden fazlasıydı.
Test günlerinde, pistin en sessiz anlarında onunla olma isteğini anlıyoruz.

Bu yüzden, özel izinle, yalnızca resmi yarış dışı kullanımına onay verdik."

Aurora mektubu katladı.
Garaja yürüdü.

Andy monitörlere bakıyordu.
Kulağında telsiz, elinde kahve.
Aurora yanına geldi, kaskı uzattı.

"Test için 17'yi taktım," dedi.
Sesi boğuk, ama kararlıydı.

Andy gözlerini ondan ayırmadı.
Başını salladı.
Soru sormadı.
Zaten anlamıştı.

Aurora başlığını takarken gözlerini bir an kapadı.
İçindeki karanlıkta yalnız değildi.
17 numaranın varlığıyla, Jules yeniden yanındaydı.

Flashback – Karting

Pist yine sessizdi.
Ama o günkü sessizlik daha farklıydı.
Aurora'nın ilk karting testi...
Jules'un ölümünden sonraki ilk yarış kıyafeti.
İlk defa direksiyona onun yokluğunda geçecekti.

Küçük pit alanında yalnızdı.
Babası uzaktan izliyordu.
Ferrari Junior ekibinden gelen bir gözlemci onun yanına biriyle birlikte yaklaştı.

"Aurora, bu Andrea Kimi. Bugün birlikte süreceksiniz."

Kız kafasını kaldırdı.
Sert bakışlı, sessiz bir çocuktu Andy.
Ama ilk anda bir şey oldu.
Andy, Aurora'nın kaskına baktı.
17 numarayı gördü.
Hiçbir şey söylemedi.

Ama Aurora fark etti — gözlerinde bir duraksama, bir saygı vardı.
Andy elini uzattı.

"Ben Kimi. Hızlı mısın?"

"Yeterince," dedi Aurora.

"Kanıtla," dedi Andrea.

İlk defa birisi ona Jules'un yokluğunda "başka biri gibi değil", sürücü gibi yaklaşmıştı.

O günden sonra, sessizce birbirlerinin ritmini öğrenmişlerdi.
Çok konuşmadılar.
Ama her test gününde Andy, Aurora'nın hangi kaskı taktığına dikkat etti.
Ve ne zaman 17'yi görse, hiçbir şey sormadan... saygıyla kenara çekildi.

Şimdi...
Ferrari test garajında motor ısınıyordu.
Takım hazırdı.

Aurora pistin kenarına geldiğinde, başlığını taktı.
Kaskın içi sessizdi.
Ama içindeki bağ hayattaydı.

Sessizlikte: 17
Yarışta: 27
Ve içinde hep: bir yıldız.

Kimi'nin iç sesi

Kaskın vizöründen Aurora'nın gözlerine baktı.
Motorun uğultusu dışında her şey suskundu.
Ama Aurora'nın sessizliği... bu kez farklıydı.

Beni ilk kez geçmiyordu.
Ama ilk kez bu kadar uzaklaşmış gibiydi.

Sadece pistte değil — bir şey başka bir yerden, geçmişten, üstüne çökmüştü.

Andy'nin içindeki kıpırtı değişti.
Bir sezgi.
Bir tehdit gibi.

Arkasını döndü.

Onu gördü.

Elias Moreau.

Sanki pistin üstüne güneş değil, buz inmişti.

Üstünde kırışıksız bir takım.
Eller cebinde.
Sırtında gösterişli bir logo.
Ama yüzünde... Aurora'nın en büyük hatasını hatırlatan o kendinden emin gülümseme vardı.

"Antonelli, değil mi?" dedi Elias.
Tonunda yarı övgü, yarı tahrik vardı.
"Senin hakkında çok şey duydum. Ama izlemek daha keyifliymiş."

Andy, başını yana çevirdi. Gözlerini kısmadan baktı.

"Bazıları izlemekle yetinir."
"Bazıları geçer."

Elias hafifçe eğildi, bir adım yaklaştı.
Sözcükleri buz gibi düşüyordu.

"Ben geçtim. Zamanında."

Andy'nin gözleri daraldı. Ama sesi hâlâ sakindi.

"Geçmişle gurur duyman güzel.
Ama Aurora yarışırken asla geriye bakmaz."

Elias gülümsedi, biraz daha keskin.

"Ben onun ilkiydim."

Andy o anda durdu.
Gözünde bir kıvılcım çaktı.
Sonra ilk defa, dudaklarının kenarı kıvrıldı.

"Ama ben onun son hatası değilim."

@flashandfire"Yani... Oliver nerede bu kaosun içinde? Ro'ya bir 'bestie shield' lazım 💅🏼 #ProtectAurora"

@sunset27:"Andy'nin bakışı çok net: 'Geri çekil Elias, bu pistte yerin yok.' 🙃 #AuroraAntonelli #SunsetLook"

@f1femmefatale:"Aurora bir queen. İkisini de susturup piste çıkar, pole alır. Hikâye bu. 💋 #GlowIsHers"

@paddockflirts:"Yalnız bu fotoğraf, Netflix F1 belgeselinde sezon 2'nin 'teaser' sahnesi gibi. DRAMA."

@gridgirlies:"Andy çok 'if looks could kill' modunda. Elias'ı Monaco dışına atmak için plan yapıyor gibi... 👀"

@oliverbearman:Yani... ben iki saniyeliğine kameradan uzaklaşıyorum, siz hemen dramayı buluyorsunuz? 🤷‍♂️ #RoDeservesPeace

@livbianchi @aurorace seni kaç kez uyardım grid'de hayaletler gezdirme diye? 🙄🧼

@paularon:Sadece ben mi yanlış paddock'a mı gelmişim? Bugün gerçekten Monaco muydu yoksa bir pembe dizi seti mi?

@thekimicode : Andy o bakışla Moreau'yu üç turda geçer zaten. 🫢🔥 #EyesOn27

@gridgossip:Elias "glow" geri almaya mı çalışıyor yoksa sadece Monaco esintisi mi bu? 💨 #GlowWatch

@f1girlfanpage:@aurorace bu ikisini de solla geç, biz senin pole'unu bekliyoruz. 💋 #GlowIsHers

@scuderialovr:Beni en çok üzen şey ne biliyor musunuz? @andreakimi bu bakıştan sonra kalbi kırılırsa grid'de başka yıldız kalmaz. 😢

@betweenlapsupdates:Bu fotoğrafın arka planında @aurorace'in sol eli hafif kapalı. O el az sonra @andreakimi'nin elini tutacak gibi duruyor. Sizce de?

Aurora ekranına baktı.
Bir saniye sustu.
Sonra ekranı kapattı.

Andy hiçbir şey görmemişti.
Ama hissetmişti.

"Yarışı kazanmaya çalışmıyor," dedi Andy, kısık bir sesle.
"Sadece seni saptırmaya çalışıyor."

Aurora başını hafifçe öne eğdi.
Çenesindeki kaslar gerildi.
Ama gözlerinde bir titreme yoktu.

"Farkındayım."
"Ama bu sefer..."
"Ben virajın içindeyim."
"O hâlâ dışta kalacak."


@oliverbearman:Bu "glow" meselesini pistte çözsek olmuyor mu? 😬

@livbianchi:Bu kokuyu biz Monaco'nun arka sokaklarında da duyduk. Pek hoş değildi.

@paularon:Ben sadece bir kahve alıp geçiyordum ama bir anda 2000'ler Türk dizisine ışınlandım?

@kimi27forever:Bu çocuk hâlâ konuşuyor mu gerçekten? Glow senin değil, hiçbir zaman olmadı.

@f1girlgossip:Bu kadar halka açık ağlamak da bir meziyet sanırım. 🙃

Elias paddock'ta yürüyordu.
Ama adı listede yoktu.
Yarışta adı yoktu.
Aurora'nın kaskında yeri yoktu.
Sadece... geçmişin gölgesiydi.

Andy bunu biliyordu.
Ve o yüzden sustu.
Çünkü bazı gölgeler konuşmaz.
Sadece soğur.

Ama pistte ışığı kimin taşıdığı belliydi.

Glow, Aurora'ya aitti.
Ve kimse onun ışığını çalamayacaktı.

Ferrari garajında motor sustuğunda, sanki başka bir motor devrini almaya başladı.
Bir uğultu... mekanik değil, duygusal.
Basın ekranında yanan başlık gözlerine çarptı:
"Glow Between Two Fires?"

Andy'nin kulaklığına bir nefes düştü.
Sert, kontrolsüz. Aurora hâlâ soğutma turundaydı ama içindeki motor henüz susmamıştı.
O sessizlik vardı ya...
Pit duvarında yankılanan, herkesin ağzını kapatan o suskunluk.
Andy dayanamadı. Bastı konuşma butonuna.

"Kesin şu saçmalığı."

Sesi öfkeden değil...
Yıkımdan geliyordu.
Dalgaların içindeki çatlak bir kayadan.

"Onu bununla anmayın.
Aurora bir isim değil.
Bir etiket değil.
'Glow' onun değil.
Onunla konuşmayın bile."

Mühendislerden biri başını kaldırdı.
Bir diğeri göz ucuyla ekrana baktı.
Sessizlik bir anda utanca dönüştü.

Andy kulaklığı çıkardı, saçlarının arasına ellerini geçirdi.
Yarışta kaybetmemişti ama başka bir şey...
Aurora'nın güvenliği delinmişti.
Ona ait olmayan bir hikâyede adı, resmi, geçmişi sömürülüyordu.

Arabanın içinde yol uzuyordu ama Aurora için zaman bükülmüştü.
Camdan dışarı bakarken nereye gittiğini bilmiyordu, sadece orada olmak istemiyordu.
Yan koltukta Livia, direksiyonu sıkıyordu.

"İstersen uğramayız eve," dedi.
"Charles seni alır, kaçırırız. Ya da başka bir yere, deniz kenarına falan..."

"Hayır," dedi Aurora.
"Eve gitmek istiyorum. Gerçek bir yere.
Gerçek insanlarla."

Elinde telefon vardı ama hâlâ açmamıştı.
Zaten paylaşımı görmüştü.
Elias'ın fotoğrafı.
Altına yazdığı sözler.
Ama en çok, o bakış... o anın içindeyken bile sanki dışındaymış gibi hissettirmişti.

Livia göz ucuyla baktı.
Sonra aniden direksiyonu biraz kırdı.
Sertleşti.

"O çocuk geri döndü diye aynı olacağını mı sandı?"
"Sen artık o 18'lik değilsin, Ro.
Ve yemin ederim, bir daha o herif sana yaklaşırsa...
Kafasını asfalta sürterim. Yeminle bak, Monako asfaltı da öyle kolay çıkmaz üstünden."

Aurora hafifçe başını çevirip baktı.
Bir şey söylemedi ama dudaklarının kenarında belli belirsiz bir çizgi oluştu.
İçeriden bir şey çözülüyordu.
Kalbinin ritmi, motorun sesine benzemeye başlıyordu.
Yavaş. Sabit. Hazır.

Ferrari garajının arka tarafında Andy hâlâ duvara yaslanmıştı.
Ellerini dizlerine koymuş, başını öne eğmişti.
Önünde kendi kaskı duruyordu.
Ama içinde bir yarış değil, bir savunma kaybetmişti.
Aurora'nın adının böyle bir hikâyede geçmesini kabullenemiyordu.

Omzuna bir el dokundu.
Yavaş. Net.
Charles.

"Biliyor musun..." dedi Charles.
"Jules yaşasaydı, bu tür haberler karşısında... direkt birini döverdi."

Andy başını kaldırmadan gözlerini yukarı çevirdi.
Kaşlarını çatmadan, ama sert bakarak.

"Sen ne yapardın?"

"Ben mi?" dedi Charles.
"Ben Aurora'yla konuşurum.
Sonra... gerekirse seni döverim.
Ama genelde... sadece sarılırım."

Andy başını eğdi.

"Sarılmıyor."
"Sustum diye güçlü zannediyorlar."

Charles bir adım yaklaştı.
Sesini alçalttı.

"Çünkü o sustuğunda bile... Jules gibi oluyor.
Kırılmış hâliyle bile parlıyor."

Andy gözlerini kapattı.
Kısa, derin bir nefes aldı.

"Kaybetmeyeceğim onu."

Charles başını salladı.
Gözleri ciddiydi. İçten ama net.

"Eğer o seni kaybetmekten korkarsa...
Anlatmaya başlar.
Ve inanki... bunu dinleyecek tek kişi sensin, Andy."

Garajın dışında motorlar soğuyordu.
İçeride ise başka bir şey...
Işık hâlâ yanıyordu.

F2 WhatsApp Grubu – "GridTalk | F2 Lounge 💬"

[Logan]: bro GLOW'LU OLAY NE???

[Ollie]: gossipgp deli atmış gene

[Frederik]: padokta mıymış o çocuk gerçekten?

[Dennis]: gif gönderir "aurora içeri giriyor: room temp drops 7 degrees"

[Jack]: antonelli'nin suratına baksaydınız yeterdi

[Isack]: #protectAurora mode ON

[Kimi]: sadece sürmesine izin verin. yeter.

Pistten sonra odasına geçmek, Aurora için bir sessizlik töreniydi.
Kapıyı kapadıktan sonra her şey sustu.

Oda sade ama detaycıydı.
Yatak örtüsü Ferrari kırmızısı değil; buz mavisi.
Yan duvarda bir kask asılı — 17 numaralı olan — cam kutunun içinde, ama üstü tozlu değil.
Altında siyah çerçevede eski bir polaroid:
Jules'un gülümseyen yüzü, Aurora'nın karting tulumuyla yanında durduğu bir gün.

Duvar panosunda takım logoları, lastik izleriyle lekelenmiş bir pit notu.
Yerde, altı biraz soyulmuş bir yarış çantası.
Ve makyaj masasının aynasında tek bir not yapışık:

"Geçiyorsan, korkma."

Aurora odaya girip ışığı açtı.
Telefonunu şarj etti.
Ve sonra... hiçbir şey yapmadı.

Kaskı yatağın yanına koydu.
Üzerine dokunmadı.
Ama gözleriyle kaskın üzerinde dolaşan alevlerin kıvrımlarını izledi.
Yavaşça, derin bir nefes aldı.

Kırılmamıştı.
Sadece yavaşlamıştı.

Ve yavaşlayan şey, bazen en keskin dönüşleri alırdı.

[🏎️]

Protect roralar çok tatlı. Rorara aynı ben hep kıvırcıklara dalgalı saçlılara aşık oluyor..

Elias a gıcık oldum(karakteri ben oluşturdum) mffkfkkfkfkf

Bạn đang đọc truyện trên: TruyenTop.Vip