6

"Ne?" Emir elinde mikrofon olduğunu unutup fısıldamıştı ama pek fısıldama gibi çıkmamıştı tabii. Bagetlerimin yere düşme sesiyle irkildim ve girdiğim transtan çıkarak tekrar etrafa baktım. Herkes hala tezahürat yapıyordu. Yerde oturan Yusuf bile bir elini kaldırıp indirerek destek oluyordu. Emir ve Deniz bir anda bize döndüler. Burak ve Can'da aynı şekilde şaşkınlıkla kalabalığa ve bize bakıyorlardı.

Deniz bize soru soruyormuşçasına baktı. Burak hızla kafasını salladığında ben de bir kere başımı salladım. Deniz sahneye dönerken son kez Emir'e baktı. Yüzüne o mükemmel gülümsemesini yerleştirdi, gamzeleri en derin halinde ortaya çıkmıştı. "O zaman bir daha!"

Histerik bir şekilde güldüğümde hala inanamıyordum. Dudaklarımı gülmekten alıkoyamıyordum. Gruptaki herkes için de geçerliydi bu. Melike heyecan ve şaşkınlıkla bize bakıyordu. "1 2 3 4!" Deniz saydığında Burak ile tekrar çalmaya başladık. Birbirimize bakarak sırıtıyorduk. Deniz şarkıyı söylemeye başladığında gülmekten sesi titriyordu. Şarkının yarısında Emir de gülünce o da kıkırdamıştı. Bir an olsun bagetleri elimden düşürecekken son anda tuttum ve bu bir hareket yapmışım gibi gözükmeme sebep olmuştu. Emir şarkının ikinci kısmını söylerken önce benim yanıma geldi gülümsedi ve Burak ile Can'ın arasına girdi. Biz soloyu yapmaya başladığımızda o ikisinin ortasında zıplayarak dans ediyordu. Deniz de bizim tarafımıza dönmüştü ve onun yüzünde de silemediği gülüş vardı. Küçük boşlukta Emir hemen Deniz'in yanına koştu. Şarkıyı daha çok bağırarak söylediler. Çıldırarak. O an Burak ve Can yine sırt sırta son soloyu yapıyorlardı. Son notayı vurduk ve herkes nefes nefese kalmış bir şekilde seyirciye döndü. Ben kaza gelip bagetlerimi yukarı fırlatmıştım. Yakaladığımda elimde çevirdim. Kalabalık başta sessiz olsa da sonra bir anda patladılar. Çığlıklar, ıslıklar yükselirken ağlıyordum. Herkes gülüyordu. Emir şaşkınlık ve sevinçle ağzını kapamış bir şekilde kalabalığa bakıyordu.

Burak gitarını kenara bıraktı ve sahneden aşağıya atladı. Seyirciler Burak'ı bir anda içlerine almışlardı. Emir sinirle Burak'ın kalabalıkta kaybolan bedenine baktı. Can gülerken ben de dayanamayıp gülmeye başlamıştım. Yusuf'un ayaklandığını fark ettiğimde bagetlerden birini bacağına doğru fırlattım. Neredeyse Melike'ye denk geliyordu ama kenara kaymıştı ve Yusuf'un bacağına gelmişti baget. Yere yığılırken Can gülme krizine girmişti. Deniz de gülmemeye çalışıyordu ama kendini tutamamıştı.

Konser -konser denebilirdi bence bu kalabalıktan sonra- bittiği için sahneden aşağıya iniyorduk. Melike'nin yanına ilerlediğimde bana gözlerini büyüterek bakıyordu. "Mükemmeldiniz!" Anında bana sarıldığında gülerek ben de sarıldım. "Başardık!"

"Alıştın bir günde he." Gözlerimi devirdim ama hala sarıldığımız için o bunu görmemişti. Beni iterek kendinden ayırıp kalabalığa bakan -büyük ihtimal Burak'ı arayan- Emir'i çekti kendine. Emir ne olduğunu fark etmese de bir süre sonra o da sarıldı. "Ne güzel söyledin öyle sen ya!" Emir'i omuzlarından tutarak kendinden ayırdı. "Oy şunun tipine bak." Yüzünü sıkıp onu da bıraktı. Deniz'e döndüğünde Deniz ona kaşlarını kaldırarak bakmıştı. Ona sarılmak için bir adım atmıştı ama sonra geri çekildi, sonrasında ise vazgeçip ona da sarıldı. Sarılmayı daha kısa tutup ayrıldı ve işaret parmağıyla Deniz'i işaret ederek. "Sen, wow sen baya iyiydin." Dedi. Deniz gülerek "Teşekkür ederim Melike." dediğinde ölüyordum. Melike yana doğru düşmeye başladığımı fark ettiğinde beni öbür tarafa doğru itip düzeltti. Melike Can'a bir şey dememişti. Onu Can'ı göstererek dürttüm. Bana kaşlarını çatmıştı ama onu daha çok dürttüm. Gözlerini devirip Can'a döndü. "Sen de iyiydin Can." Gülmemek için dudaklarımı ısırmıştım. Can 'Teşekkürler' anlamında kafasını sallamıştı.

Melike bana Can'ı gösterip 'İnanamıyorum' bakışı atmıştı. Ona başımı salladım ve kolumu omzuna atıp kendime çektim. "Bu ilk defa oldu." Dedi Emir.

"Galiba bateristimiz yüzünden." Ne dedi o? Ne? Şu an galiba, oturmalıyım. Salak salak sırıttığımın farkındaydım. Engelleyemeyeceğimi de biliyordum. Malum alkol. "T eem t-teşekkür ederim." Yusuf yanımda birasını içerken güldüğünde elindeki birayı aldım. Sinirle bana bakarken umursamadım ve bir yudum aldım.

"Burak nerde?" Emir'in sorusuyla herkes kalabalığa dönmüştü. "Aha geliyor gönlümün efendisi." Can Burak'ın olduğu yeri göstererek konuşmuştu. Burak'a baktığımızda elinde şat bardaklarıyla geliyordu. Kıyafetleri hep dağılmıştı ve yanağında ruj izi vardı. Yanağında ruj izi vardı! "Kaos." Melike ile aynı anda konuştuğumuzda hemen söyledim. "10.354" Deniz kaşlarını çatarak bize baktığında Melike açıklama yaptı. "Aynı anda söylediğimiz kelimelerin toplamı ama birkaç kelime yanlış olma ihtimali var."

"Oha!" Burak elindeki şat bardaklarını masaya bırakırken bize bakarak söylemişti. "Neden sayı tutuyorsunuz? Öptüğün kızların sayısını tutmak gibi." Melike ile derin bir nefes alıp elimizi sıkmıştık. "İkiz misiniz siz?" Can'ın dediği şey ile Melike bana bakarak gülmeye başlamıştı. "Hayali ikiziz." Dedim.

"O ne be? Öbür hayatlarınızda falan mı ikizdiniz?" Ne saçma soru lan bu?

"Hee! Rüyamızda gördük. Allahım!" Melike sinirle konuştuğunda koluna vurdum. "Sakin ol yav."

Burak Emir'in yanına yanaştığında Emir yüzündeki ruj izini fark etmişti. Gözlerinin dolduğunu gördüm. Şu an ona sarılmayı çok isterdim. Deniz'in kolunun altına girdiğinde Deniz anlamayarak ona baktı. Emir omzunu kaldırıp indirdiğinde Burak'a kaydı gözleri. Emir'in etrafına sarılı olan koluyla Burak'ın kafasına bir tane vurdu. Elini tekrar Emir'in omzuna koyup onu daha da çok kendine çekti. Bunların ilişkisine ölürdüm ben ölür. "Neden vuruyorsun olum!" Deniz cevap vermeyip sinirle baktığında şat bardaklarına döndü.

"Hadi gelin kutlama yapalım. Bakın şat getirdim paraya kıyıp." Emir dışında herkes güldüğünde Burak herkesin önüne şat bardaklarını bıraktı. "Ben içmesem? İçkiyle hiç aram yok." Melike'ye ayağımla vurduğumda bana kaşlarını çatarak baktı. Burak konuşacaktı ki Emir hem Deniz'in hem de kendisinin tekilasını kafaya diktiğinde Burak kaşlarını çatarak ona baktı. "Yavaş içsene Emir. Çarpar bak."

Emir gözlerini devirdi. "Çarptı zaten çarpacağı kadar." Burak anlamayarak ona bakmıştı ama Emir kafasını çevirerek göz temasından kaçınmıştı. "Eee içsenize!" Yusuf bağırdığında Melike kendi içkisini Deniz'e verdi ve sonra herkes şat attı. Yüzümü ekşitmem gerekmişti. Tekila ile pek aram olduğunu söyleyemezdim.

"Hah Şöyle havaya girin havaya! Bakın taksi ayarladım. Kutlama yapmaya bara gidiyoruz!" Melike bana yalvaran gözlerle bakıyordu. Gitmek istemediğini biliyordum. Elimde minik bir koz vardı tabii ki de. Melike'yi kendime çektim ve sadece onun duyabileceği şekilde "Melike elimde şantaj var hatırlatırım. Kullandırtma bana!" dedim. Melike sinirle kendini çekti. "Tamam be!" dediğinde zaferle sırıtmıştım. Ne yapabilirdim başka türlü gelmeyecekti.

"Bir rahat dur Burak. Ne ara ayarladın?" Burak ağzını açarak Can'a baktı.

"Beni hafife mi alıyorsun Can? Çok kırıldım!" Eliyle kalbini tuttuğunda Can gözlerini devirmişti. "Ben seni asla hafife almıyorum kanka önünde bile eğilirim. Kızlara fısıldayan adam resmen!" Yusuf'un dediğiyle Melike ile aynı anda ona döndük. Melike tam ona vurmaya hazırlanıyordu ki Burak'ın yanına kaçtı. Pis şerefsiz. Elimizde kalmasa iyidir. "Öldüreceğim bu malı!" Bu sefer Melike'yi hiç sakinleştirmeden ben de ona katılarak Yusuf ve Burak'a sinirle bakmaya başlamıştım.

Emir bir anda Deniz'den ayrıldı koluyla Burak'a vurarak bize baktı. Ani hareketiyle herkes ona dönmüştü. "Hadi gidelim!" Sinirli bir şekilde konuştuğunda Burak cıvık olan halini birkaç saniyeliğine kenara bırakıp ona baktı. "Ne oldu sana Emir? İyi misin?" Emir sinirle onun yüzüne bakıyordu. Tam bir şey diyecekti ki Deniz onu tutarak ilerletmeye başladı. "Deniz bıraksana kavga çıkartacağım ben!" Deniz onu dinlemedi ve kolunu tuttuğu Emir ile bize de "Gelsenize hadi!" dedi. Hemen çantalarımızı alıp onların arkasından yürümeye başladık. "Neden sinirlendiler ki şimdi?" Burak ortaya sorarken Melike ile ona vurmamak için birbirimizin kolunu sıkıyorduk.

"Bir insan bu kadar mal olabilir!" Melike'nin konuşmasıyla Burak bize döndü. "Emir de bana hep öyle diyor ama bilirsiniz bir kızdan bunu duymak kırıcı oldu." Melike tam Burak'a saldıracakken onu tuttum. "Bıraksan da kafasına vura vura beynini açsak." Kısık sesle söylediği için en azından kimse duymamıştı.

"Sakin ol Melike! Benim de çok içimde kaldı ama yapamayız." Kapıya ulaşıp da temiz hava yüzümüze vurduğunda derin bir nefes almıştım. Emir ile Deniz sarılmış bir şekilde duruyorlardı. Ölürüm ben bu yavrulara. "Allahım şunların güzelliklerine bak." Melike ile yavru köpek görmüş gibi onlara bakıyorduk.

"Ağzınızı silin." Yusuf bize seslendiğinde bakışlarımı çektim ve Burak'ın ayarladığı taksiye bindik. 

Bạn đang đọc truyện trên: TruyenTop.Vip